
Şema Terapisi: Kök İnançlarımızın Derinliklerine Yolculuk
- Şema Terapisi: Kök İnançlarımızın Derinliklerine Yolculuk
- Şema Terapisi Nedir?
- Şema Nedir?
- Temel Şema Alanları ve Örnekleri
- Şema Modları: Duygusal Hallere Yakından Bakmak
- Terapi Sürecinde Hangi Teknikler Kullanılır?
- Danışanlarla Şema Terapisi Deneyimimden Kesitler
- Şema Terapisinin Kimler İçin Uygun Olduğu
- Sonuç: Kendimizle Kurduğumuz Bağ Derinleştikçe Hayat Değişir
Klinik psikolog olarak çalıştığım yıllar boyunca danışanlarımdan sıkça duyduğum bazı cümleler vardır:
“Biliyorum, mantıksız ama yine de böyle hissediyorum...”
“İlişkilerimde sürekli aynı döngüye giriyorum…”
“Ben ne yaparsam yapayım, yeterli olamıyorum…”
Bu tür tekrar eden düşünce, duygu ve davranış kalıplarının temelinde çoğu zaman çocukluk çağında şekillenmiş, bilinç dışına yerleşmiş ve bugünkü yaşantımızı görünmez şekilde etkileyen şemalar yer alır. İşte bu noktada Şema Terapisi, bu derin kalıplara ulaşmak, onları anlamak ve dönüştürmek için son derece etkili bir terapi yaklaşımı olarak öne çıkar.
Şema Terapisi Nedir?
Şema terapisi, 1990’lı yıllarda Jeffrey Young tarafından geliştirilmiş, bilişsel-davranışçı terapi temelli ama aynı zamanda psikanalitik, bağlanma kuramı, gestalt ve deneyimsel terapi unsurlarını da içeren bütüncül bir terapi modelidir.
Bu yaklaşımın temel varsayımı şudur:
Erken dönemde yaşanan duygusal ihtiyaç eksiklikleri, bireyde “uyumsuz şemalar” adı verilen derin inanç sistemlerini oluşturur. Bu şemalar, yaşam boyunca benzer deneyimlerle pekişerek bireyin hayatında tekrar eden sorunlara yol açar.
Şema Nedir?
Kendi mesleki tanımımla ifade etmek gerekirse; şema, bireyin kendisi, diğerleri ve dünya hakkında geliştirdiği, genellikle bilinç dışı işleyen, köklü inanç ve duygusal yapılardır. Bir şema, çarpık ama birey için tanıdık bir iç gerçekliktir.
Örneğin, çocukluk döneminde sürekli eleştirilen bir birey “yetersizlik” şeması geliştirebilir. Yetişkinlikte ne kadar başarılı olursa olsun, içten içe “Ben aslında yeterli değilim” düşüncesiyle yaşar ve bu duygu çoğu zaman kararlarını, ilişkilerini ve benlik algısını yönlendirir.
Temel Şema Alanları ve Örnekleri
Şema terapisinde tanımlanmış 18 temel uyumsuz şema vardır. Bunlar beş ana başlık altında toplanır:
- Bağlanma ve Güven İhtiyacı Bozuklukları
- Terk edilme: “Sevdiklerim beni bir gün terk edecek.”
- Kusurluluk: “İçten içe eksik ve hatalıyım.”
- Güvensizlik: “İnsanlar bana zarar verir.”
- Özerklik ve Başarı İhtiyacı Bozuklukları
- Bağımlılık: “Kendi başıma yapamam.”
- Yetersizlik: “Ben başarısız biriyim.”
- Karışıklık (Kimlik sorunu): “Kim olduğumu bilmiyorum.”
- Sınırlar ve Özdenetim Bozuklukları
- Haklılık: “Ben özelim, kurallar bana işlemez.”
- Yetersiz özdenetim: “İsteklerimi erteleyemem.”
- Diğerlerine Odaklılık
- Boyun eğicilik: “Başkalarını üzmemeliyim.”
- Onay arayıcılık: “İnsanlar beni beğenmezse değerim kalmaz.”
- Mutluluk Engelleme ve Katılık
- Karamsarlık: “İyi şeyler başıma gelmez.”
- Kendini feda: “Benim ihtiyaçlarım önemli değil.”
- Duygusal inhibisyon: “Duygularımı belli edersem zayıf görünürüm.”
Şema Modları: Duygusal Hallere Yakından Bakmak
Danışanlarımla çalışırken sadece şemaları değil, bu şemaların “anlık aktif halleri” olan modları da değerlendiririm. Şema modları, bir kişinin o anda içinde bulunduğu psikolojik durumu, yani aktif hale gelen şema ve başa çıkma biçimlerini ifade eder.
Örnek modlar:
- İncinen çocuk modu: Yoğun terk edilme, sevilmeme, yetersizlik duygularıyla dolu kırılgan benlik.
- Eleştirel ebeveyn modu: İçselleştirilmiş, cezalandırıcı, suçlayıcı iç ses.
- Sağlıklı yetişkin modu: İçsel şefkati geliştiren, duygu düzenlemeyi başaran güçlü benlik kısmı.
Terapide hedefimiz, sağlıklı yetişkin modunu güçlendirerek diğer olumsuz modların etkisini azaltmaktır.
Terapi Sürecinde Hangi Teknikler Kullanılır?
Şema terapisinde klasik bilişsel yeniden yapılandırma tekniklerinin yanı sıra, oldukça derinlikli ve duygulara temas eden yöntemler kullanırım:
- Yaşantısal teknikler (imgeleme, boş sandalye çalışmaları): Geçmişte yaşanan duygusal yaraları yeniden yapılandırmak için çok etkilidir.
- Rol canlandırmaları: İçimizdeki eleştirel sesle yüzleşmek ve ona karşı sağlıklı sınırlar koymak için kullanılır.
- Günlük yaşam örnekleri üzerinden şema tetikleyicilerinin belirlenmesi: “Şu an seni bu kadar öfkelendiren şey aslında geçmişteki hangi yarana dokundu?” sorusuyla farkındalık sağlamak.
- İlişki örüntülerinin analiz edilmesi: Özellikle tekrar eden ilişki döngülerinin altında yatan şemaların keşfi ve değiştirilmesi.
Danışanlarla Şema Terapisi Deneyimimden Kesitler
Şema terapisini uyguladığım danışanlarımda en sık rastladığım örüntü, çocuklukta oluşmuş terk edilme, değersizlik veya yetersizlik inançlarının, yetişkinlikte sürekli tekrarlayan ilişkisel sorunlara yol açmasıdır. Bir danışanım sürekli olarak kendisini değersiz hissettiği ilişkileri tercih ediyor, sonra da bu ilişkilerde hayal kırıklığı yaşıyordu. Terapide birlikte “kusurluluk” ve “onay arayıcılık” şemaları üzerinde çalıştık. Zamanla hem kendine olan bakışı hem ilişki tercihleri değişmeye başladı. Şema terapisi, yalnızca bir farkındalık süreci değil, aynı zamanda kalıcı bir dönüşüm sürecidir.
Şema Terapisinin Kimler İçin Uygun Olduğu
Şema terapisi özellikle şu durumlarda oldukça etkilidir:
- Kronik depresyon ve anksiyete sorunları
- Kişilik bozuklukları (özellikle borderline, narsistik)
- İlişki problemleri ve bağlanma travmaları
- Özgüven eksikliği ve benlik değeri sorunları
- Travma sonrası oluşmuş derin inanç sistemleri
Bu yaklaşım, sorunların sadece semptomlarına değil, kökenine inmeyi ve bireyin tüm yaşam desenini yeniden şekillendirmeyi hedefler. Bu da onu kısa vadeli çözüm arayan değil, derinlemesine değişim isteyen danışanlar için ideal kılar.
Sonuç: Kendimizle Kurduğumuz Bağ Derinleştikçe Hayat Değişir
Şema terapisi, sadece “düşünce düzeyinde” bir müdahale değil; kişinin duygusal geçmişiyle yüzleşmesi, kendilik algısını dönüştürmesi ve içsel kaynaklarını yeniden inşa etmesi için güçlü bir araçtır. Klinik psikolog olarak bu süreci bir nevi içsel bir yolculuk olarak görürüm. Danışanım çocukluktan taşıdığı yükleri tanıdıkça, onları dönüştürdükçe, kendine daha şefkatli ve sağlıklı bir yerden bakmayı öğrenir.
Kendini keşfetmek bazen acı verici ama her zaman dönüştürücüdür.
Uzm. Kl. Psk. Esra SAYIN
Klinik Psikoloji